T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / KEÇİÖREN - İbrahim Akoğlu İlkokulu

Haberler

Mrt

Tarihte en önemli zaferlerden biri olan Çanakkale Zaferi, kahraman Türk ordusunun Çanakkale Cephesi’nde verdiği mücadeleyi gösterir. Türk tarihi başta olmak üzere bütün dünya tarihini etkileyen bu zafer, dünya ülkelerindeki güç dengelerini değiştirmiş ve yeniden belirlemiştir. Çanakkale Cephesi; Anadolu halkına umut, azim ve kararlılık aşılamış, Kurtuluş Savaşı meşalesinin yeniden yanmasını sağlamıştır.

Yüzyılın en büyük savaşlarından biri olan Çanakkale Muharebeleri’nde elde edilen zaferler önemli bir dönüm noktasıdır. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına zemin hazırlayan bu ilerleyiş, 1. Dünya Savaşı’nın en hassas bölümünü oluşturur. Bu savaşta milletimiz yaklaşık 500 bin evladını şehit vermiş ve muharebelerin zafere taşınmasını sağlayan Mustafa Kemal gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Mrt

12 Mart 1921 tarihinde TBMM´de yapılan oylama sonucunda Mehmet Akif´in şiiri, İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. Mehmet Akif Ersoy, verilen 500 liralık ödülü "Ben bu şiiri para için yazmadım." diyerek Türk ordusuna bağışlamıştır. Mehmet Akif, İstiklal Marşı´nı kitabı Safahat´a niçin koydurmadığı sorulduğunda "O benim değil, milletimindir." cevabını vermiştir.

           İstiklal Marşı´nın bestelenmesi için yarışma düzenlenmiş, bu yarışmaya 24 besteci katılmıştır. 1924 yılında Ankara´da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat ÇAĞATAY´ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930´da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Osman Zeki ÜNGÖR´ün hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuştur.

          Millî marşımız, milletimizin hiç değişmeyen bağımsızlık karakterinin yakın çağdaki büyük tezahürü olan ve Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı içinden çıkmıştır. Millî marşımız, Türk milletinin "medeniyet denilen tek dişi kalmış bir canavar" tarafından yok edilme niyet ve teşebbüslerine karşı verilmiş bir kavganın içinden doğmuştur. Onun için adı "İstiklal Marşı"dır.

   Mehmet Akif, son günlerinde, hasta yatağında yatarken kendisine İstiklal Marşı için "Acaba yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?" diye bir sual sorulmuş. Akif'in şu cevabı, bu marşın neyin destanı, neyin mahsulü olduğunu anlatacak bir vecizedir:

      "O şiir bir daha yazılamaz, onu ben de yazamam; onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. Allah, bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın."

Şbt

Okulumuz bahçesine 29.02.2024 Perşembe günü KAN BAĞIŞI ETKİNLİĞİ kapsamında 09.30-16.30 saatleri arasında KIZILAY mobil kan alma aracı gelecektir. Kan vermek isteyen velilerimizi kan bağışında bulunmaya davet ediyoruz. Kan Bağışında bulunan velilerimize madalya verilecektir.

Şbt

Şbt

 Okulunuz 3-E sınıfı öğrencilerinden Ensar Asaf CANSIZ Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın Yalova'da düzenledigi Wushu Türkiye şampiyonasinda 27 kg. da  1. olarak altın madalya kazanmıştır.  Okulumuz 3/ C sınıfı öğrencisi Sema Deniz ARGAN  wushu kung fu  şampiyonası Türkiye 1. olmuştur. Öğrencilerimizi. ailelerini ve öğretmenlerini kutluyor başarıların devamını  diliyoruz.

Şbt

6 Şubat 2023'te saat 04.17'de meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 büyüklüğündeki depremin ardından saat 13.24'te 7,6 büyüklüğünde ikinci deprem gerçekleşti. Bu depremlerinin üzerinden bir yıl geçti. 11 ilde milyonlarca kişiyi etkileyen deprem on binlerce kişinin ölümüne neden oldu.

Şbt

Ock

Ock

4/ F sınıfı öğrencileri  öğretmenleri Çiğdem ÇELİK rehberliğinde Sosyal Bilgiler dersi kapsamında tüm bölgelerin meşhur yemekleri, içecekleri, müzikleri ve kıyafetlerini   tüm okula tanıtarak güzel bir etkinlik gerçekleştirdiler. Başarılar çocuklar.

Ock

27 Aralık’ta Ankara’da sıcak bir karşılama gerçekleşti.

Dikmen sırtlarından Hükümet Konağına kadar uzanan yolda, seğmenlerin ve Ankara halkının Mustafa Kemal’e olan bağlılığı çınladı kulaklarda. Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti’ndeki arkadaşlarını bağrına bastı Ankara.

Uzun bir yoldan gelmişlerdi Ankara’ya. Milli Mücadele ateşinin yakıldığı Samsun’dan sonra Amasya, Erzurum ve Sivas’ta millet adına önemli kararlar alınmıştı. Milli Mücadele’nin Ankara’dan yürütülmesi kararı ise son derece önemliydi. Çünkü Ankara’nın konumu, tüm cephelere eşit uzaklıkta olması ve haberleşmenin eşit düzeyde yapılması için biçilmiş kaftandı. Nitekim öyle de oldu.

Ankara, TBMM’ nin kurulması ve ordunun yeniden düzenlenmesi ile Milli Mücadele’yi zafere götüren stratejik kararların kalbi olarak tarihe geçti. Milli birlik ve bütünlüğün merkeziydi artık. Bağımsızlık adına yürütülen olağanüstü çabalara tanıklık eden Ankara, bundan sonraki süreçte “Başkent Ankara” kimliği ile gönüllerdeki yerini aldı.

 

Ara

Ara

10 Aralık gününü içine alan haftayı her yıl İnsan Hakları ve Demokrasi haftası olarak kutlamaktayız.


       İnsanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsine “ İnsan Hakları” denir.

      İnsan hakları, kişiyi kendi özüyle yaşatacak kurallardır. İnsanın insana hükmetmesi, onu ezmesi insan onuruna yakışmayan ve kabul edilemeyecek bir davranıştır. Bu tür ayırımların yapıldığı toplumlarda kavga, çatışma, isyan eksik olmamıştır. İnsanlar arasında hak, eşitlik, adalet, özgürlük düşüncesi yaygınlaştıkça bu konuyla ilgili mücadeleler de artmıştır.

    İnsanlara insan oldukları için sahip olmaları gereken bir takım hakların bulunduğu fikri ilk kez İngiltere’den ortaya atıldı.19. Yüzyılda Amerika ve diğer birçok ülkelere yayılan bu fikir akımından sonra 1789 Fransız İhtilalı Avrupa’da insan haklarının kabul edilmesini ve uygulanmasını sağlamıştır. Amerikan Cumhurbaşkanı Roosevelt ile İngiliz Başkanı Churchill tarafından imzalanıp duyurulan Atlantik Beyannamesinde insan hakları genişletildi. Bu beyannamede insanlara millet, inanç, ırk ayırımı gözetmeksizin herkes için eşit haklar konmuş ve yasaların korumasına verilmiştir.

      24 Ekim 1945’te kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü’nün öncelikle amacı dünyada barışı ve güvenliği sağlamaktı. 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Örgütü “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni kabul ve ilan etti. İnsan Hakları Beyannamesi 30 maddeden oluşmuştur. Bu beyanname insana değer veren, özgürlük, eşitlik tanıyan duyurudur.

      Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 10 Aralık 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirisini kabul etmiştir. 10 Aralık ile başlayan hafta Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde İnsan Hakları Haftası olarak kutlanır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, insan hakları konusuna tam bir tanım amaçlayarak hazırlanmıştır. Esas amaç, bu tanıma uyan insan haklarının hiçbir tereddüde meydan vermeden uygulanmasıdır.

      İnsan hakları, kişiyi özü ile yaşatacak kurallardır. Bu kurallar, insanı insan yapan kurallar olarak da tarif edilebilir. İnsan hakları 10 Aralık 1948’de başlamış bir olgu değildir. Dünya kurulalı insana, insan haklarına saygı her çağda zamana uygun olarak gösterilmiştir. İnsanların kendi istekleri dışında yaşamak zorunda bırakıldıkları şartlara tarih boyunca rastlanmıştır. Kullara kulluk etmek, köle hayatı yaşamak, işkencelere maruz kalmak bu yaşantıya örnek olarak verilebilir. Bu olguların dayanılmaz olduğu dönemlerde insanlar hoşnutsuzluklarını bir şekilde ortaya koyma zorunluluğu hissettiler. Bu hoşnutsuzluklarını ortaya koyarak 1215 yılında İngiltere’de Kral John’a karşı haklarını savunmak amacıyla bazı istekler ortaya koydular. Ortaya konan bu kararlı tavır karşısında kral bir antlaşma metnini kabul etmek zorunda kaldı. Hazırlanan Özgürlükler Belgesi kabul edildi. İnsan hakları konusunda sözden öteye geçilmiş oldu. Artık insan hakları metne dökülmüş, insanların kısıtlanamayacak bazı hakları güvence altına alınmış oluyordu. İnsanların yaşayışlarında, hayati konularda eşit haklara sahip oldukları fikri 1776 yılında Amerika’da yayımlanan Bağımsızlık Bildirisi ile de pekişmeye başlamış oldu. İnsan hakları ile ilgili bir başka çalışma Fransız İhtilali zamanında yapılmış ve 1789 yılında İnsan Hakları Bildirisi yayımlanmıştır. Bütün bu çalışmalar insanların daha çağdaş yaşama isteğinin birer ürünüdür. Zamanında insan haklarının tam ve hiçbir ayrım yapmadan korunmaması bu zorunluluğu kaçınılmaz kılmıştır. Sözde var olması, tam uygulanmasını sağlamamıştır. Yapılan eksik uygulamalar, insanın insana yaptığı eziyetler insan kişiliğini zedeler olmuştur.

      Bireysel karşı koymalar etkili olamamıştır. Bu sebeple tam bağımsız ülkelerde yaşayan insanların haklarının, artık devletleri yönetenlerin güvencesi altında olması fikri ağırlık kazanmıştır. İnsan haklarını, insanın kendisi değil, yasalar, eşit olarak hiçbir ayrım yapmadan koruyacaktır.

      Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen bildiri ile insanların daha bağımsız yaşamaları öngörülmüş, bu 30 maddelik bildiriye uyulması konusunda gerekli yasal düzenlemenin yapılması istenmiştir.

 

                

 

 

 

 

 

 

Kas

Kas

Ekm